İlgi çekici ve merak uyandıran bir başlık ama işini kutsallaştırmayı seven birçok oyuncunun da kabullenmesi gereken çarpıcı bir gerçek aslında. Evet herkes oyunculuk yapabilir, kendisi dışında birini canlandırabilen hatta günümüzde kendisine çok yakın birini bile canlandırabilen kişilere oyuncu dendiği düşünülürse bu gerçek daha da açık bir biçimde ortaya çıkacaktır. Oyunculuğun herkes tarafından yapılabileceğine ikna olduktan sonra içinizdeki hep daha iyisini yapma hevesi daha da büyüyecektir. “Herkes oyunculuk yapamaz” ve “Oyunculuk kutsal bir meslektir” klişelerinin temeli genellikle “yetenekli olmak” kavramına dayandırılır. Peki Oyunculuk Yeteneği diye bir yetenek var mıdır, bana sorarsanız yoktur Oyunculuk mesleğini yapabilmek için bir yetenekler bileşkesine sahip olmanız gerekir. Eğer bu bileşke içerisinde nerede duruyor olduğunuzu saptarsanız bu size bir yol haritası sunar ve herkesten ayrılıp fark yaratan iyi bir oyuncuya dönüşürsünüz.
Yıllardır sayısı iki yüzü aşan birçok oyunculuk öğrencisi ile derslerimizde “İyi bir oyuncuda olması gereken özellikler nelerdir” isimli bir çalışma yapıyor ve iyi bir oyuncuda olması gereken özellikleri saptamaya çalışıyoruz. Bu çalışma ile toplamda kırk civarı birbirinden ayrı özelliğin bu mesleği yapmak için gerekli olduğunu saptadık. Oyunculuğu bir meslek olarak yapabilmek için bu özellikleri hepsinde çok iyi olmanız tabi ki gerekmiyor. Aslında iyi olmadığınızı düşündükleriniz üzerine vakit ayırıp çalışmanız iyi olduklarınızı ise daha da parlatmanız için hazırlanmış bir liste yaratıp mesleki anlamda büyük resme bakıyorsunuz sadece. Ve bu mesleki hedeflerinizi belirlemede oldukça işe yarayan bir yöntem.
Bu sebeple bir başka klişe olan “yetenek mi, çalışmak mı?” sorusunu da çalışmak olarak cevaplamak doğru olacaktır. Çünkü Oyunculuk mesleği hiçbir zaman sona ermeyen bir çalışma programına sahip olmanız demektir. Her yeni bir karaktere hazırlandığınızda tekrar en başa dönerek çalışmaya başlar ve aslında var olmayan birini (bazen var olan birilerini de oynamanız gerekebilir ki o durumda ikna edici olmak için çok daha iyi çalışmanız gerekir) bedeninizde var etmeye çalışırsınız.
Evet aslında odaklanmamız gereken başlıktaki “bazıları daha iyi yapar” kısmı ve o bazılarının bunu nasıl daha iyi yapabildiği. Bu mesleğe başlamak isteyen herkes iyi ve başarılı bir oyuncu olmak ister ama bu uzun ve yorucu bir süreçtir. İyi olduğunuzu kanıtlamak için birçok farklı rolde izleyenleri etkileyecek biçimde fark yaratan performanslar sergilemeniz gerekir. Tiyatro sahnesi ya da kamera önündeki bu fark yaratan performanslar sizin bu mesleği yapanlar arasında fark edilmenizi ve aranan bir oyuncu olmanızı sağlar. Zamanla yönetmenler, cast direktörleri ve menajerlerin sizinle iletişime geçmeye başladığını yani fark edildiğinizi anlarsınız ama bu noktada hala size iyi bir oyuncu denemez, çünkü profesyonel hayatın henüz başındasınızdır. Bir Cast Direktörünün, menajeriniz aracılığıyla sizinle iletişim kurması ve girdiğiniz bir Audition neticesinde bir yönetmenin oynamanız için size teslim ettiği bir karakteri sağlam ve özgün bir performansla sergilediğinizde ve bu karakterde de fark yaratabildiğinizde ve tüm bunların neticesinde oynadığınız işin seyirci (ya da rating cihazlarını ayarlama enstitüsünün yönetiminde olan kişiler) tarafından kabul görürse artık mesleğinizin başına “iyi” sıfatını almış sayılabilirsiniz. Ardından gerçekleştireceğiniz fark yaratan performanslarla bunun bir tesadüf olmadığı ve başarılı bir oyuncu olduğunuzu kanıtlamış olacak ve başlıktaki “daha iyi” kısmına ulaşmış olacaksınız. Biraz uzun ve yorucu bir süreç, sürekli kat etmeniz gereken yollar ve aşmanız gereken çıtalar var hem de bu çıtaları giderek yükselten aslında sizsiniz ya da siz olmalısınız. Çünkü her bir yeni performansınız bir öncekilerden daha iyiyse kendinizi ancak o zaman iyi ve gelişmiş hissetmeye başlayacaksınız. Sürekli daha iyinin peşinde olacak ve daha fazlasını isteyeceksiniz.
Peki nasıl daha iyi bir oyuncu olabilir ve performansınızı nasıl daha etkileyici kılabilirsiniz? Bununla ilgili bugüne kadar yazılmış çok sayıda kitap ve geliştirilmiş pek çok teori var, bunların ne kadarından haberdarsınız? Kabaca da olsa birçoğu hakkında fikir sahibi olduğunuzu hatta bazılarına karşı daha sıcak duygular beslerken bazılarını deneyimlemekten bile kaçınacağınızı tahmin edebiliyorum. Oyunculuk metotları birçok oyuncu için var olduğunu bildiği ama pek de deneyimlemediği varsayımlar olarak kalıyor genellikle, bunun sebebi Profesyonel yaşam içerisinde oyuncuların -belki de maddi kaygılar sebebi ile- giderek merak duygusunu kaybetmesi. Halbuki oyunculuğu geliştiren en büyük olgu meraktır. Bir oyuncunun sanatı, gündemi, tarihi, edebiyatı, bilimi merak ediyor olması gerekir. Her yeni karşılaştığı karakter ile ve o karakterin yer aldığı metnin analizinde elde ettiği tüm bilgilere büyük bir merakla sarılması ve bu doğrultuda araştırmalar yapması performansını da büyük ölçüde etkileyecektir.
Yeni bir karakter yaratırken yapacağınız tüm kuramsal çalışmalar ya da analizler seyirci için hiçbir şey ifade etmez. Seyirci sizi izlediğinde kendisini ikna edip edemediğinizle ilgilenir. Fakat bu fikir arkasına sığınıp, araştırma ve analizleri sağlam yapmadığınızda ise ikna kabiliyetiniz önemli ölçüde azalır. Şunu hiç unutmamanız gerekir ki anlamadığınız bir şeyi anlatma olasılığınız yoktur. Bu sebeple oynadığınız şeyi çok daha iyi anlayabilmek adına neler yapmanız gerektiğine odaklanmanız çok önemlidir.
Oyunculuk mesleği kameranın icadından çok uzun bir süre öncesinde var olan ve aslen tiyatro sanatı ile kendini var etmiş bir meslek dalıdır. Bu sebeple Tiyatro ve Oyunculuğu birbirinden ayırmamız mümkün değildir. Oyunculuğun tarihsel süreç içerinde ilk çağlarda yaşayan insanların başlarından geçen maceraları taklit etmesiyle doğduğu artık neredeyse herkes tarafından kabullenilmiş bir gerçek ama bunun bir sanata dönüşmesi tiyatro adına yazılmış eserler ile yani tiyatronun edebiyat ile karşılaşmasından sonra başlar. Bilinen en eski tiyatro metinleri ise Antik Yunan döneminde yazılmış ve o günden bugüne kadar uzanan ve Tiyatro Edebiyatı diye adlandırabileceğimiz ayrı bir alan ya da edebiyat dalı oluşmuştur. Edebiyatın herhangi bir türü ile ne kadar çok haşır neşir olursanız o kadar fazla karakterle karşılaşır ve ileride oynayacağınız herhangi bir karakteri oluştururken bu verilerden yararlanırsınız. Edebiyat sevgisi yanında tarih sevgisini de beraber getirir, ne de olsa edebiyat ve tarihin birbirinden asla kopamayacak derecede sağlam bağları vardır. Tarih kelimesini İngilizcesini yazarken içine saklı olan hikâye kelimesini de yazmış olursunuz (History). Tarihi romanlar ya da tarihi kurgu romanlar size o dönemin dünyasına ve atmosferine dair çok sağlam veriler verirler ve bunları alıp kendi yaratımınız içerisinde kullanmak için sizden hiçbir şey talep etmezler.
Comments